O yerli taş çıkmıyor aklımdan
Doğu cephesinde ilkokulumun
Üzerinden atlardık
Bir yarıştı ki sorma gitsin
En iyi olduğumuzu onda kanıtlardık
Ben hep enine atlardım
Marifet boyuna atlamaktı
Boyu sığardı matığıma lakin
Duygularımda bir korku vardı
Düşmek düşmek…
kalkamıyacakmışım sanki
gözlerim kararırdı.
Oysa ne kadar atlayabilmek isterdim
Göstermek istediğim kimler yoktu ki
Elimden tutacak bir el
Yüreğimi ısıtacak bir söz
Nerde…
En nefret ettiğim o günden beri
‘Sen yapamazsın’ oldu
Okşamak bilmezdi sözler
Ok gibi saplanırdı
Kör olası gözler
Yaparken görmezdiler
Hem enine hem boyuna o taşı
Atlamakla dolardı rüyalarım
Kanardım özgüvene
Gün ışıyınca demir atardı sevincim
Burukluğumun bir yerine
Oysa ne taşlar atladım
Çok taşlardan atladım
O taş yine durur orada
Hala aklımdan atamadım
Büyüdükçe büyür yüreğimde
Kavuşamadığım mevsimlik bir sevda
Bir yaş daha yaşadı ömrüm
O yaşlanmadı, inadına hep orda